Yayınlandı:
2 Ağustos 2012
Kategori:
Haberler

Marriott Group ve JW Marriott Hotel Ankara hakkında genel bilgileri alabilir miyiz?
JW Marriott, ABD’nin yanı sıra farklı 70 ülkede, 3 bin 500’ün üzerinde turizm yatırımına sahip, dünyanın önde gelen konaklama zinciri Marriott International’ın lüks otel markasıdır. JW Marriott’ın Kuzey Amerika’da 21, Latin Amerika’da 8, Asya’da 16, Ortadoğu’da 4 yatırımı bulunuyor. JW Marriott Ankara ise Marriott’ın Avrupa’daki 4’üncü, Türkiye’deki ilk oteli. JW Marriott, Marriott International bünyesinde lüks segmente hitap eden bir marka. JW Marriott’ta ana hedefimiz misafirlerimize “ulaşılabilir lüksü” sunmak. Bu doğrultuda JW Marriott Ankara’da kalite ve lüksü harmanlayarak misafirlerimize, ihtiyaçlarının maksimum tatmin ve kalitede karşılandığı bir JW Marriott deneyimi yaşatıyoruz.
JW Marriott Hotel Ankara projelendirme sürecinde bahseder misiniz?
JW Marriott en başından beri en üst segmentte ve lüks sınıfında bir otel olması için tasarlandı. Diğer bir amacımız da Otel’in Ankara’nın sembol binalarından biri olmasıydı. Otel’in dış cephesinden aydınlatmasına kadar her nokta en ince ayrıntılarına kadar proje aşamasında değerlendirildi. Sonuç ise tam tasarladığımız gibi oldu. Ortaya Türkiye’deki birçok binadan farklı fiziksel bir yapı çıktı. Tüm detayların en ince ayrıntısına kadar düşünüldüğü binanın elektrik ve mekanik sistemleri de aynı özenle ele alındı. Otel’e görsel olarak baktığınızda da bu özenli çalışmayı fark ediyorsunuz. Proje kendini daha lobiden belli ediliyor. Otel’e girer girmez insanların çok alışık olmadığı bir görselliğe sahip, çok etkileyici bir lobi ile karşılaşıyorsunuz.
Otel tasarlanırken, özellikle teknik altyapı detayları ile ilgili herhangi bir proje danışmanından destek alındı mı?
Sadece bir danışmandan değil farklı alanlardaki birçok danışmandan proje esnasında destek alındı. Örneğin, binanın tüm aydınlatmasının tasarımı ve danışmanlığı yurtdışında hizmet veren DPA Lighting tarafından yapıldı. Tüm elektronik ve mekanik sistemler ise Türkiye’nin ileri seviyede bilgiye sahip kurum ve firmalarının danışmanlık hizmetleri ile hayata geçirildi.
Isıtma, soğutma ve havalandırma sistemleri konusunda neler yapıldı? Bu sistemler tercih edilirken nelere dikkat ettiniz?
Otelin tamamında aynı anda hem ısıtma hem soğutma yapabilen dört borulu fan-coiller kullanıldı. Bu sayede misafirlerimize, ister yaz ister kış olsun hava koşullarına bağlı kalmadan kendi arzularına göre hareket edebilme olanağı tanındı. Balo ve konferans salonları gibi alanlarda ise bu sistemler, frekans konvertörleri ile desteklendi ve hava debilerinin sürekli ayarlanabilmesi sağlandı. Böylece hava akışlarından rahatsız olunması önlendi. Sistemlerin hepsi otomasyona bağlı. Tek otomasyondan tüm ısıtma ve soğutma sistemlerini hem izleme hem de kontrol edebilme imkanına sahibiz.
Isıtma / soğutmanın yanında tüm odalara taze hava akışının sağlandığı santrallerimiz var. Klima santrallerimizden oda içerisine taze hava veriyoruz ki konfor en üst seviyeye çıkabilsin. Ayrıca, biliyorsunuz normalde bu kadar yüksek binalarda açılabilen camlar olmaz. Ancak JW Marriott, her odasında en az bir cam açılabilecek şekilde tasarlanmıştır.
Yangın sistemleri hakkında teknik detayları alabilir miyiz?
Sprinkler yangın söndürme sistemleri tercih edildi. Tüm odalara ve genel mekanlara dedektörler yerleştirildi. Odalarda ise algılama sisteminin yanında ses tabanlı dedektörlerimiz de var. Bu sayede yangın algılandığında hem merkezi sisteme hem de oda içerisinde misafirimize sesli uyarı veriliyor. Sistem, her odada bağımsız ya da merkezi olarak çalışabiliyor.
Yangın algılama ve söndürme sistemleri uygulanırken danışmanlarla çalışıldı mı?
Marriott Group, can güvenliğine çok önem veren bir firma. Proje esnasında yangın güvenliği en çok hassasiyet gösterilen konulardan biriydi. Bu nedenle yangın danışmanlarıyla çalıştık. Hatta Marriott Group bununla da yetinmedi ve tüm bu sistemleri yapım aşamasından itibaren takip etti. Bu çerçevede çeşitli zamanlarda yurtdışından denetim için gelindi. Yapım aşamasından sonra da bu denetimler belirli aralıklarla devam ediyor. Teknik birim olarak biz, her üç ayda bir tüm yangın sistemlerinin çalıştığına dair Marriott Group’un merkezi Amerika’ya düzenli olarak rapor göndermek ve sunmak zorundayız.
Bu denetimler çerçevesinde buradaki tüm sprinkler vanalarının çalışıp çalışmadığı, uç hatta kadar suyun gidip gitmediği gibi tüm detaylar test ediliyor. Yangın pompaları, herhangi bir sorun olup olmadığının anlaşılması için her hafta çalıştırılıyor. Kısacası yangın algılama ve söndürme sistemlerindeki her birim, üç ayda bir baştan ayağa kontrol ediliyor.
Otel genelinde nasıl bir güvenlik sistemi uygulandı?
Güvenlik sistemlerinde IP kameralarını tercih ettik. Tüm Otel’de aşağı yukarı 300’ün üzerinde kamera var. Kameralar genel olarak otelin giriş ve çıkışlarında yoğunlaştırıldı. Tüm yangın merdivenlerinde ve tüm genel alanlarda farklı tip kameralar izleme ve kayıt yapıyor. Misafir koridorlarında ve odaları gören koridorlarda ise herhangi bir kamera yok. Marriott, müşterilerinin özel hayatlarına müdahale edilmemesi politikası çerçevesinde bu bölümlerde kamera kullanılmasına izin vermiyor. Aynı zamanda giriş çıkışta mantar ve kollu bariyerler, x-ray cihazları ve el dedektörleri ile güvenlik sağlanıyor.

JW Marriot Ankara Teknik Müdürü Serkan Uslu
Koridorlardaki kameralar gerekli bir güvenlik tedbiri değil midir, kamera olmaması ileriye dönük bir sorun yaratmaz mı? Bu konudaki şahsi görüşünüz nedir?
Ana hatların ve yol ayrımlarının olduğu merkezi alanların izlenmesi ile güvenlik tam anlamıyla sağlanabiliyor. Örneğin her odaya ulaşım için geçilen koridorlar izlenen alanlar arasında. Bu sayede kimin hangi yöne gittiğini kamera ile tespit edip kayıt altına alabiliyoruz. Odaya son giriş noktasında müşterinin girişini kayıt altına almak ise özel hayata müdahaleye giriyor ve bence etik değil.
Otel’de personel için Access Kontrol Sistemi bulunuyor mu?
Tabii ki. Tüm personelimiz arabaları aranarak içeri giriyor. Marriott Group’a göre Türkiye kırmızı bölgede yer alan bir ülke, yani hala tam olarak güvenli değil. Bu nedenle tüm personel Otel’e girişlerde sıkı bir kontrolden geçiriliyor. Ayrıca, tüm personelin bina giriş çıkışında izlediği bir rota var, bu rotanın dışında binaya herhangi bir yerden girilip çıkılamıyor.
Odalarda sunulan signage ekran ve TV sistemleri hakkında bilgi alabilir miyiz?
Odalarda Otrum’un IPTV sistemlerini tercih ettik. Kullanılan tüm televizyonlar LED TV’leri. Standart odalarımızda 40 inch, suitlerde 46 inch, kral dairesinde ise 52 inch LED televizyonlar bulunuyor. Özellikle LED TV’leri tercih ettik çünkü JW Marriott, teknolojik olarak en üst sınıfta tasarlandı. LED TV enerji tüketimi az, ömrü uzun ve teknolojik olarak en ileri seviyede olması nedeniyle tercih edildi. Odalarımızda standart aile kanallarının yer aldığı Pay TV’miz de mevcut.
Merkezi yayın müzik sisteminiz var mı?
Evet. Merkezi bir müzik sistemimiz var. Müzik yayını lobi, spa ve en üst kattaki barımızdan yapılıyor. Balo salonunun müzik sistemi bağımsız... Spa’nın genel mekanlarında merkezi müzik yayını gerçekleşirken masaj odalarındaki müzikler tamamen ayrı kontrol sistemleri ile bağımsız çalışıyor. Bu bağımsız sistemler sayesinde, müşteri kendi getirdiği müziği tercih edebiliyor, internet üzerinden kanallara ulaşılabiliyor ya da sistemin kendi hard disklerinde arşivlenmiş parçalar arasından seçim yapabiliyor. Bu arşivlere uzaktan kumandalı el panelleri üzerinden de ulaşılabiliyor. Aynı paneller suitler ve kral dairesinde de mevcut. Diğer odalarda ise müzik yayını yok.
Asansör ve yürüyen merdivenlerde tercih edilen marka ve çalışma sistemleri nelerdir?
Otel’de müşteri asansörleri, panoramik asansörler ve yük asansörlerimiz mevcut. Bu sistemler bina otomasyonuna dahil değil, kendi otomasyonları içerisinde bağımsız çalışıyorlar.
Asansörler kartla otomatize edilmiş bir sistemle mi çalışıyor?
Tabii. Asansörleri ancak kartları göstererek hareket ettirebiliyorsunuz. Resepsiyondan aldığınız oda kartını asansöre gösteriyorsunuz ve asansör bu katlara çıkıyor. Eğer oda kartınız yoksa ilgili katlara çıkamıyorsunuz. Her kartla her kata çıkamazsınız. Bizim kral dairesi katımız 23. kattır. 22. katta da executive lounge dediğimiz suitlerde kalan misafirlerimizin kahvaltı yapabileceği bir alan vardır. Normal odalarda kalanlar bu katlara çıkamazlar.
Aydınlatma otomasyonu ve tercih edilen sistemler hakkında neler söylersiniz?
Odalar hariç tüm alanlarda aydınlatma otomasyonu var. Aydınlatma otomasyonumuzda senaryoların değişimi, sistemin kendi üzerinde bulunan astronomik saate bağlı. Bu sayede bir senaryo oluştururken, örneğin; sisteme sadece akşam olduğunda ışıkları aç demek yetiyor. Astronomik zaman saati bulunduğu coğrafi koşullarda güneşin battığı saati hesaplayarak sisteme bildiriyor ve ışıkları buna göre ayarlıyor. Böylece yaz ya da kış gibi farklı zaman aralıklarında çalışabilecek esneklik yaratılıyor. Odalar ise aydınlatma otomasyonuna bağlı değil standart aydınlatma kullanılıyor. Odaların aydınlatma otomasyonuna bağlı olması gelen misafirlerin kafasını çok karıştırıyor.
Lobide de bir otomasyon sistemi kullanılıyor mu?
Lobinin her yerinde panellerimiz var. Bu sayede istediğimiz zaman manuel kontrol sağlayabiliyoruz. Fakat bunu pek tercih etmiyoruz. Ancak çok önemli etkinlikler olduğunda manuel olarak büyük avizelerimizi yakıyoruz ama standart durumlarda hepsinin kendi senaryosu var. Günün hangi saatinde hangi senaryoda çalışacakları atanmış durumda ve bu senaryolar dahilinde otomatik olarak geçiş yapıyorlar.
Otelin en dikkat çekici taraflarından biri kullanılan armatürler. Bu armatürler Türkiye’den mi sağlandı yoksa yurtdışından mı getirildi?
Armatürlerin çoğu yurtdışından getirildi ve birçok farklı firmanın farklı armatürü kullanıldı. Hangi armatürün nerede kullanılacağı yine DPA Lighting tarafından belirlendi. Biz de aydınlatma konusunda dünyaca ünlü tasarımcı bir firmanın oluşturduğu konseptin dışına çıkmak istemedik. Biliyorsunuz, armatürü değiştirmek görsel olarak birçok şeyi de değiştirebiliyor. Armatürün üzerinde kullanılan lensten, içinde kullanılan ampule kadar her şey son derece farklı etkilere yol açabiliyor. O nedenle işi profesyoneline bırakarak, DPA bize ne önerdiyse bunları hayata geçirdik.
Bina otomasyon sistemleri hakkında bilgi alabilir miyiz?
Otelde 14 bin otomasyon noktası var. Hepsini merkezi olarak izleyebiliyoruz ve hepsinden hata arıza raporu alabiliyoruz.
Bu noktada farklı disiplinlerin birbirine entegre olarak çalışıyor olmasının, böyle bir işletmeye kattığı değer ve kullanıcılara sunduğu avantajlar hakkında neler söylersiniz?
Otomasyon sistemleri işinizi çok kolaylaştırıyor. Aydınlatma da dahil olmak üzere tek bir noktadan, tüm binayı kontrol edebiliyorsunuz. Binada ampullerden, chillerlerin çalışma durumuna kadar her şeyi izleyip yönetebiliyorsunuz. Böyle sistemler sayesinde artık kirli dedektörleri bile tespit edebiliyoruz. Bizimki gibi 110 bin metrekarelik bir binadaki dedektör sayısını düşündüğünüzde bunların tek tek kirli olup olmadığının kontrol edilebiliyor olması hem bizim için hem de misafirlerimiz için çok büyük bir avantaj.
Enerji tasarrufu açısından da bu sistemlerin denetlenebilir ve tek bir noktadan her an görülebilir olması çok büyük esneklikler kazandırıyor. Arıza bilgilerini alabiliyor olmanız sayesinde arızayı görme ve müdahale süreniz çok hızlı oluyor. Ayrıca arızanın nereden kaynaklandığının tam tespitini de yapabiliyorsunuz. Farklı disiplinlerin birbirine entegre olması birçok açıdan işletmede çok büyük kolaylıklar getirirken, sistem güvenliği de en üst düzeyde sağlanabiliyor.
Böyle bir sistem kurulurken kendini amorti edeceği de göz önünde bulunduruldu mu?
Açıkçası biz bu sistemi kurarken bu şekilde bir değerlendirme yapmadık. Bunu doğru bulmadık. Bu tür sistemler özellikle böyle bir binada gerekliliktir. O nedenle kendilerini amorti etmesi satın alınma süreçlerinde bence bir etken olmamalıdır. Böyle bir yatırım yaparken bu sistemler de hesaba katılmalı. Parasından tasarruf edilecek birçok başka alan var ancak bu sistem onlar içinde görülmemeli, bir gereklilik olduğu unutulmamalı.
Marka tercihlerini yaparken nelere dikkat ettiniz?
Marka tercihi yaparken en çok, uzun yıllar sorun çıkarmadan hizmet verebilecek ürünler seçmeye dikkat ettik. Bu konuda yatırımcımızın finansal olarak hiçbir çekincesi olmadı. Otel’de kullanılan her marka Türkiye piyasasında bulunun en üst segmentteki markalar arasından seçildi. Burada belirleyici olan “Pahalı olanın iyidir” mantığı değil, kalite odaklı davranılmasıydı.
Sistemler kurgulanırken, enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik ne kadar etkileyici oldu? Marriott Group’un enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik konularına yaklaşımı nedir?
Enerji verimliliği bizim için çok önemli. Otel’in tasarımında tüm adımlar, yeşil otel standartlarına uygun olması yönünde atıldı. Burada çöplerimiz bile türlerine göre kategorize edilerek ayrı odalarda toplanıyor. Bu Türkiye’de çok alışılmış bir uygulama değil. Camı, plastiği ve yaş çöpleri ayrı yerlerde topluyoruz. Yaş çöplerimiz için soğuk odamız var. Enerji verimliliğimizi maksimize edecek cihazları seçmeye özen gösteriyoruz. Tüm otel odalarımızda 10 bine yakın LED ampul kullanmamızın nedeni de bu konuda gösterdiğimiz hassasiyet. Tam anlamıyla yeşil bir bina olmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çalışmalar tamamlandığında Breeam Sertifikası için de başvuracağız.